Ben...

Doğdum:

20  şubat karlar arasında bir koşuşturma, tandır başında sancılanmıştı annem, tandır ekmeğinin kokusumuydu beni bu denli acele ettiren doğmak için bilemiyorum. Mahallenin ebesi xatîka xezal  doğurmuştu beni, annemin bir erkek çocuk doğurduğunu müjdeliyordu herkes birbirine, asıl voleyi babama müjdeyi verecek kişi vuracaktı…

Yaşadım:

Ailenin sekizinci ve ikinci erkek çocuktum , benden iki sene sonra, bir erkek çocuk daha doğurdu annem kubi’yi, en yakın arkadaşım oldu kardeşim, hala öyle..

Yaşayamadım çocukluğumu, bisikletim olmadı asla, mahallenin en hızlı koşanıydım, evimizin bahçesi mahallenin futbol alanıydı aynı zamanda ve ben en hızlı koşan çocuk, herkes benim oynadığım takımda oynamak isterdi.. 

 İlk ve orta okul öylesine bir koşuşturmayla geçti derken lise dönemimim başı 12 eylüle denk geldi.. Askerden ilk dayağımı yemiştim sabah istiklal marşını okurken sesim az çıkıyor diye.. Daha sonra müdür yardımcısından yedim ikinci dayağımı okulda sigara içtim diye…

Okul bahçesinde çıkan çatışma sesiyle bölündü ders, herkes sıranın altına saklanırken, ben merakla pencerenin köşesinden olup biteni görmeye çalışıyordum..Kulağımı dayadığım pencere pervazından gelen sesle sendelemiştim, sağ kulağım üç gün boyunca çınlayıp durdu, kurşun başımın hemen üstünden geçim pervaza saplanmıştı…Yaşadım..

14 Şubat 85- Babamın ölüm haberini aldığım gün. İstanbul’da yıllardır böylesine bir kar yağmamıştı. Babam, babasının doğduğu topraklarda Adana’da vermişti son nefesini, toprak çekmişti. Batman’a götüreceklerdi.. Yetişemedim..

Kulklarımda hala babamın o güzel sesi...Hesenîko qurban ava çemê Mûradê tê û leme-lem e hoyê...

Varlığımın en güzel sesiydi  O… Geleceğiminde…
  
 Askerdeyken hiç ummadığım birinden mektup aldım.. Aşık olmuştum son altı ay nasıl geçti bilemiyordum, evlilik planlarımız bile yapılmıştı.. Döndüm askerden, her şey hazırdı sadece okulunun bitmesi beklenecekti ki, bir yıl sonra terk edildim. Canım çok acımıştı bende şehri terk ettim uzun süre..Annem rahatsızlanınca dönmek zorunda kaldım…

 Evlendim, ilk aşkım değildi, ama sonrasında çok sevdim, hele bana dünyanın en değerli varlığını Ceren’i verdikten sonra en büyük aşkım olmuştu.. Yaşadım

25 Mayıs 1995.. saat: 06:35 Hayatımın en güzel anı. Cerenimin melek kokusunu ilk kez ciğerime çektiğim an.. Küçük annem doğmuştu...

 Dedemin doğduğu, babamın öldüğü topraklar çekti beni bağrına. Adana’ya yerleştik..Her şey çok güzel gidiyordu..

 Hayatımın en büyük travmasını iki arkadaşımı, kardeşimi  kaybederken yaşadım sadece ben değil bütün ailem yaşadı..Handanın.. Ağabeyleri, kardeşlerim,  tanıdık ve kahpe kurşunlara teslim olmuşlardı…

Canımız çok yandı, isyan… Yaşadım…

 15 Kasım 2004- Annem… kucağıma aldığımda soğumuştu bedeni, ama yüzünde gülümseme vardı ve gözleri açık değildi… çok acı çekmişti ; bayramın birinci günü hastanede geçirmiştik şeker komasına girmişti doktorlar zamanında müdahele ettiler, birkaç saat sonra eve yollamıştılar bizi, kucağında ceren vardı, bana durumun nasıl oğlum diye sorduğunda duymak istediğini söylemiştim, odadaki herkeste aynı şeyi yaptı, sanki sabaha gitmiş olacağını biliyordu, öylede yaptı… Gitti..
Artık duasıyla bizleri koruyacak kimsemiz kalmamıştı..  

2006.. Boşandık... Dayanamadık ayrılığa sekiz ay sonra tekrar bir araya geldik Handan’la…

Bir şeyler vardı,doğru yapmadığımız..
iflas ettim…Çok direndim..
on beş yıl sonra..
Dayanamadı Handan terk etti… Canım yine çok acımıştı, artık tamam demiştim, ben bittim demiştim…Ama cecom vardı benim, yaşamaya değer,,  Yaşadım…

İstanbul; çocukluğumun ve gençliğimin İstanbul’u değildi artık. Acımasız, burada kaybolursam, bir daha bulamaz kimse beni, biliyordum, zaten İstanbul değimliydi benim kaybettiklerimin şahidi.. Yaşıyorum inadına.. İstanbul’da, …

 Nisan 2011… Bekleyip göreceğim.. Yaşıyorum…

Öldüm:

Cerenim;  yüreğimin en temiz yüzü, yaşam kaynağım, umudum, annem kokulu bebeğim, planlarımız var yaşama dair seninle…

Ölmeye karar vermedim, hiçte hazır değilim, alacaklarım var daha gelecekten, tahsilata çıktım şimdilerde… Hele faturayı bir keselim, ölüm nasıl olursa olsun gelecek biliyorum, nerden ve nasıl gelecekse gelir, hoş gelir sefa gelir..

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nisan...

again....